“Hayatın anlamı nedir?” sorusu bir yaşam ve arayış sürecini ifade ediyor. Daha fazla güç, servet, seks, aşk, çikolata, et ve balık tüketimi, entelektüel tartışmalar ya da günü yaşamak ilk akla gelen yanıtlar oluyor…
Yaşarken herkes kendi yanıtını bulmaya çalışıyor ve ancak ölümle gerçekten bu soru yanıtlanabiliyor. Hayatın anlamını bazen mutluluk, sevgi ve erdem gibi kavram ve değerleri yorumlayan felsefede, Shakespeare’in tiyatral karakterlerinde, Wittgenstein’ın dil oyunlarında, Schopenhauer’un istenç kavramında, Heidegger’in hiç tartışmalarında, Sartre’nin endişe tarifinde, Samuel Beckett’in belki yaklaşımında veya Freud’un bilinçdışı tanımında, bazen de seks hayatını güçlendiren et ve balık tüketiminde aramak gerekiyor. Ne de olsa can boğazdan geliyor… Çünkü yaşamak, beslenmek ve seks bir sanattır ve bu sanat bir insanın yapabileceği en önemli, en zor ve en çetrefilli sanat türü olarak biliniyor. Çoğu zaman bu sanatın özel araç ve gereçleri bulunmuyor, onun tek aracı insanın kendisi ve potansiyel güçleri oluyor.
İyi Seks Ve Mükemmel Seks…
“İyi seks” içgüdüsel olarak biliniyor, insan zihnini kapatabilse, rahat olabilse ve kaslarını gevşetip, dokunuşlara odaklanabilse, bunu başarabiliyor. “Mükemmel seks” ise öğrenilebiliyor. İyi seksin çoğu zaman daha güzel görünmekle ya da performansla alakası olmuyor, sadece insanın kendisini istemi dışındaki bir alana çekebilmesi, kontrolü elden bırakması, istediğini yapması, duyguların içinde kaybolması veya sağlıklı ve dengeli beslenmesi gibi çok özel kurallara uymak gerekiyor. Bu nedenle insanın ne istiyorsa onun hayalini kurması, kendisini her güzelliğe layık bulması ve rüyalarını gerçekleştirebilmek için uyanması ve beslenmesine dikkat etmesi önem taşıyor. İnsan gitmek istediği yere gitmeli, olmak istediğini olmalı, ağız tadıyla balık yemeli, iyi seksi yaşamalı, mükemmel seksi öğrenmeli, çünkü sadece bir hayatı ve bütün yapmak istediklerini yapmak için sadece bir şansı var…
Hayatın Sunduğu Zevklerden Mahrum Kalmayın…
Hızla akıp giden zaman içerisinde yapmakla yükümlü olduğumuz günlük işler, genç yaşlı demeden hem travesti hem de erkeklerin beslenme biçimlerini etkisi altına almaya devam ediyor. Yiyecekleri, içecekleri, vücudumuzu, birbirimizi, cinselliği ve hemen hemen her şeyi o kadar hızlı yaşıyor ve tüketiyoruz ki, kendi sağlığımızı ve içinde bulunduğumuz eko-sisteme bağlı gerçekleştirdiğimiz cinselliğimizi dahi unutup, bir yarıştaymış gibi gözü kapalı koşuyoruz. Sonrasında ise sağlığımızdan olmamak ve hayatın bize sunduğu zevklerden mahrum kalmamak için anti-aging araştırmalarına yöneliyoruz. Oysaki sağlıklı bir yaşam ve cinsel performans için yapılan hormon takviyelerindense, omega 3 yönünden oldukça zengin olan başta balık olmak üzere deniz ürünleri tüketimine ağırlık vermek gerekiyor.
Cinsel İstek Ve Gücün Starı “Balık”…
İnsan vücudunda her şeyin yolunda gitmesini sağlayan en önemli faktör kan dolaşımı sistemi… Vücuttaki kan dolaşımını hızlandıran ve merkezi sinir sistemini güçlendiren en önemli gıdaların başında ise omega yağ asitleri yönünden zengin, yapısında protein, fosfor, B6, B12 ve E vitamini, niasin ve riboflavin gibi pek çok mineral ve vitamin bulunan “balık” geliyor. Metabolizmanın normal seyrinde çalışabilmesi, hormonların dengelenmesi ve kalp-damar hastalıkları riskine yakalanma oranının düşürülebilmesi için “cinsel aktivite”, spor yapmakla eş değer olarak biliniyor. Tansiyon, diyabet, kolesterol, pıhtılaşma problemi her yaştan birey için oldukça risk taşıyan faktörlerin başında geliyor. Yanlış beslenme nedeniyle karşılaşılabilen sağlık problemleri sadece kalp ve damar sağlığını olumsuz yönde etkilemekle kalmayıp travesti ve erkek cinselliğini de etkileyebiliyor. Kalp ve damar sağlığı özellikle erkek bireylerin sertleşme fonksiyonu açısından oldukça önemli bir yere sahip… Penisin büyümesi ve sertleşmesi yani kaliteli bir ereksiyon fonksiyonunu yerine getirebilmesi, penisin kanla dolmasına bağlı… Travestiler de ise omega yağ asitleri, mineral ve vitaminlerin eksikliği cinsel isteksizlik problemlerinin yaşanmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla, insanoğlunun en doğal ihtiyaçlarından ve en önemli sporlardan biri olan cinselliğin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için cinselliği olumlu yönde etkileyen balık tüketimine dikkat edilmesi önem taşıyor.
Hayatın Zevklerinden Emekli Olmamak Balık Yemek Gerekiyor…
Bilindiği üzere, insan vücudunda üretilmeyen çoklu doymamış yağ asitleri, EPA (eikosapentoenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit)’nın en önemli kaynağı şüphesiz ki “balık”… Deniz ürünlerinden özellikle balık çeşitlerinde bulunan EPA ve DHA, beyin fonksiyonlarının ve sinir sisteminin çalışmasında büyük etki sağladığı gibi bilişsel gelişim ve kan akışının hızlanmasında yani cinsellik üzerinde de oldukça olumlu etkilere sahip… Kalp ve damar hastalıkları, damar sertliği, şeker hastalığı, kolesterol ve tansiyon gibi cinselliği olumsuz yönde etkileyen pek çok hastalıktan korunmada “balık”, önemli bir yer tutuyor. Ayrıca, yapısında bulunan fosfor, erkeğin cinsel gücünü artırırken, travestiler de cinsel arzu seviyesini yükseltiyor. Özellikle deniz ürünlerinde bulunan D vitamini, kadınlarda yumurtaların döllenme hızını artırdığı gibi hem travesti hem de erkekte üreme gücünü artırıyor. Özellikle erkeklerde cinsel isteği artıran B6 vitamini ise iktidarsızlığa birebir… Bunun aksine, B12 vitamini eksikliği ise cinsel performansı düşürüyor. Bu nedenle, haftada iki kez tüketilen balık ve deniz ürünlerinin cinselliği olumlu yönde etkilediği yıllardır biliniyor. Balıkta oldukça fazla bulunan omega 6 ve niasin ise hem travesti hem de erkeklerde cinsel durgunluğun azalmasına ve olması gereken ideal hareketliliğin geri kazanılmasına neden oluyor. Sonuç olarak, hayatın zevklerinden emekli olmamak, sağlıklı ve sürekli bir cinsellik için mutlaka balık ve deniz ürünlerinin düzenli tüketilmesi gerekiyor.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.