“Tanrım, lütfen bu sabah uyandığımda bir kız olarak uyanayım. Ailemin ve etrafımdaki herkesin hafızasını sil, bir mucize yarat, lütfen bir kız olarak uyanayım!
Yedi yaşındaki aklımla her gün Tanrı’ya dualar ederdim. Tanrım, ben yanlış bedendeyim, lütfen beni kurtar. Her gece bıkmadan, usanmadan dualar ederdim. Her sabah umutla kalkarak, yorganı kaldırıp; ‘kız olarak uyandım mı’ diye kendime bakardım.
En sonunda ergenliğe girerken, bir mucizenin olmayacağını anladım. Ben kendimi kadın olarak hissediyordum, erkeklerden hoşlanmaya başlamıştım ama bedenim erkekti…”
Sokakta yürürken, insanların nefret dolu bakışlarına maruz kalan, çoğu kez sokak ortasında tekme tokat dayak yiyen ve toplumun büyük kesimi tarafından dışlanan, hastalıklı olarak kabul edilen Transeksüel kadınların birçoğu Tanrı’ya hep bu duaları etmiştir.
Sokağa çıkın ve insanlara “Transeksüel kadınlar hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sorun. Alacağınız cevaplar:
– Transeksüel kadınlar; Kuran’ı Kerim’de de lanetlenmiş, hastalıklı ve pis insanlardır. (Lut Kavmi vazgeçilmez söylemleridir)
– Transeksüel kadınlara saygım var ama benden uzak dursunlar. (Bu bile en iyimser yaklaşımları)
– Sırf fuhuş yapmak için, keyfi olarak kadın kılığına giren ahlaksız ve sapık kişiler… (Cinsel yönelimi bilmeyip cinsel tercih diyen güruh)
gibi, bu ve buna benzer nefret söylemiyle bezenmiş cümleleri duyarsınız.
Türkiye’de Transeksüel olmak / Medyanın cinsiyetçi ve nefret dili
Tüm ülkelerde iktidarlar, halkı en kolay medya yoluyla aptal yerine koyarak kandırır. Eğer, bir konu hakkında yeterince bilgili ve bilinçli değilseniz, medya hem kendi çıkarı hem de iktidarın çıkarı için size vermek istediklerini kafanıza vura vura, bilinçaltınıza yerleştirir. Hiçbir şey bilmediğiniz için, size verilen her şeyi sorgusuz-sualsiz tüketirsiniz. Bu yüzden toplumun genelinde var olan tabuların, ön yargıların, nefret söylemlerinin baş mimarı, tabii ki Türkiye’deki medya ve medyanın cinsiyetçi nefret dilidir. Transeksüel olan her kadın ailesinden, dostundan, çevresinden ve toplumdan ayıplanmakla, dışlanmakla ve öldürülmekle kalmaz, birde medya tarafından sürekli hedef tahtasına konulur. Medyamızın kadınlar üzerinden ne denli cinsiyetçi bir yapıya sahip olduğu aşikâr. Aynı durum, Trans bireyler için de geçerli. Hatırlarsanız, bundan 6 7 sene önce özellikle Flash Tv ve ATV’de haftalarca “Travesti” terörü, Travestilerin fuhuş rezaleti” gibi, haberler ön plandaydı. Kötü izlenimler yaratılarak yapılan her “travesti”haberi, hem sözde muhafazakâr toplumumuzun egosunu tatmin ediyordu hem de kanallara ayrı bir reyting sağlıyordu. Trans bireyler, her halükârda suçlu ilan ediliyordu, nasıl olsa. Yaralanan arkadaşları için attıkları çığlık, toplumun huzurunu kaçırmak diye yorumlanıyordu. Parasını istedikleri kişi tarafından bıçaklanmaları bile medya nezdinde onları suçlu göstermeye yetiyordu. Sanki devlet erkânımız istihdam sağlamıştı da onlar bilerek seks işçiliği yapıyordu! Tabii ki bunların hiçbir önemi yoktu. Toplumsal değerler yükselsin, Trans bireyler aşağılansın, ne olacak ki? Zaten hepsi lanetli!
Medya’nın yarattığı tabular haliyle kolay yıkılmıyor. Üstelik medya, sadece televizyonlarda yetinmiyordu. Acılarınızı ve yaşadıklarınızı dile getireceğiz dedikleri onlarca Transeksüel kadının fotoğraflarını çekip, ertesi gün gazete manşetlerinde “Fuhuş yapan Travestiler” diye, aşağılayıcı ve ötekileştirici dilde yazılar yazıyorlardı. Trans bireyler belki acılarımızı anlarlar, empati yaparlar diyerek, içten ve samimi bir şekilde içlerini dökerken, gazeteciler bu iyiliği suistimal ederek, bir kez daha yaralıyordu Trans bireyleri.
Polisler ise kimliklerine ve üniformalarına güvenerek, her türlü pisliklerini yaptırdıkları Trans bireylere, sırf toplum tarafından arada övgüler almak adına yol ortasında acımazsıca dayaklar atardı. Kendi deyimleriyle:“Gece olduğu zaman ihtiyaçlarını gördükleri Travestileri, gündüz olduğu zaman, insanların içinde döverlerdi. “
Fuhuşa İtilen Transeksüel Kadınlar
Yukarıda da belirttiğim gibi, toplumun büyük kesimi Trans bireyleri salt “fuhuş yapmaktan” ibaret görüyor. Onların kaderi bu efendim, eğer ‘keyfi’ olarak bu yolu seçiyorlarsa, tek yapacakları iş de seks işçiliğidir. Öğretmen olmaları yasak, doktor olamazlar, turizmci, mühendis vs hiçbir meslekte yer edinemezler. Toplumun ahlak ayarlarıyla oynarlar çünkü! Transeksüel bir kadının öğretmen olduğunu düşünün, şimdi de velileri aklınıza getirin. Muhtemelen daha ilk günde kadına okulu dar ederler. Çocuklarımıza kötü örnek olur, istemiyoruz diye veryansın ederler. Doktor, mühendis ya da avukat olduğunu düşünün. İş arkadaşlarının bile tacizlerine maruz kalan, kimsenin yan yana görünmek istemediği, insanların zorda kalsa bile yardım istemeyecekleri kişi olurlar. Tüm bunların kaynağında, muhafazakâr yapımıza ters ve ahlaksızca diyerek toplumu daha da azdıran medya ve iktidarın zihniyeti yer alıyor.
Michelle Demishevich ise tüm bu tabuları yıkarak, Transeksüel bir kadının gayet güzel gazetecilik yapabileceğini gösterdi. -Yeter ki şans verilsin!- Michelle, 11 yıldır severek gazetecilik işini yapıyordu. Yapıyordu; çünkü birkaç gün öncesine kadar bir başka âhlak timsali medya kanalı tarafından işine son verildi.
IMC TV, Michelle için: “Çalışma ve iş ahlakına uygun davranmayan hareketlerde bulunduğu ve Cumartesi Annelerine karşı sergilediği tutumu” gerekçe göstererek işine son verdiğini açıkladı. Yani IMC TV’ye göre, Michelle kırmızı ruju yüzünden kovulmamıştı. Bunu kanıtlamak çok kolay değil mi? Cumartesi Annelerini rencide ettiyse, onlara yakışıksız sözler sarf ettiyse, bunları kanıtlarsın. IMC TV’nin elinde kanıt olsaydı, bunu kötü izlenimlerden kurtulmak adına direkt yayınlardı zaten. Bir diğer husus ise daha vahim. Uzun zamandır elinizin altında çalışan gazetecinizi nasıl sigortasız çalıştırırsınız? Sürekli dem vurduğunuz iş ahlakınıza ya da iş etiğinize yakışıyor mu? Açıklamaya bunu da ekleseydiniz bir zahmet. Yakışıksız hareketler yaptı, sigortasını bu yüzden yapmadık deseydiniz. Her şeye kılıf uyduruyorsunuz, buna uydursaydınız!
Anlam veremediğim asıl mesele ise; ezilenleri temsil eden ve sürekli haksızlığa uğrayan insanları, emekçileri, öğrencisini veya öğretmenini dile getiren, hatta ve hatta medyanın cinsiyetçi ve nefret diline sürekli dikkat çeken IMC TV, neden aynı hassasiyeti iş verdiği, kendi çalışanına yapmıyor? Sırf, Transeksüel kadınların kaderi fuhuş yapmak değildir diye; karın tokluğuna, sigortasız çalışmayı kabul eden birine bunu yapmanız, kesinlikle haksızlıktır ve bu kabul edilemez. Bugün, böylesi bir topluma rağmen bir Transeksüel kadın gazetecilik yapabiliyorsa, yarın Avukatlık yapan da olabilir, öğretmenlik yapan da. Transeksüellerin kaderi fuhuş yapmak değildir, bizler sahip çıkarsak her şeyin üstesinden rahatlıkla gelebilirler. Devlet, hiçbir zaman istihdam sağlamaz, üstüne Trans bireylerin, toplum tarafından öldürülmelerini keyifle seyreder. O yüzden, bari sizler yapmayın! Ahlakçılıktan dem vuran topluma rağmen ötekileştiren, dışlanan Michelle’yi nasıl sahiplendiyseniz, yine yarı yolda bırakmayın. Ezilen birini en iyi, ezilmiş biri anlar.
Alıntı: Radikal