Nurcan Zengin: “Sen benim çocuğumun kanına girdin”
“Travesti” Eylül Cansın, Pazar gecesi Boğaziçi Köprüsü’nden kendini atarak intihar etmişti. Eylül Cansın’ın neden intihar ettiği soruları ise cevapsız kalmıştı. Cansın’ın intihar etmeden önce çektiği videoda ise intihara ilişkin bazı ipuçlarının olabileceği iddia ediliyor. Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in ifadeleri ise Eylül Cansın’ın ve diğer trans kadınların intiharlarındaki perdeyi aralıyor.
Eylül Cansın intihar mesajında “Birçok insan benim arkadaşımdı ama arkadaşım değilmiş. Herkesi vicdanı ile baş başa bırakıyorum. Ben artık yapamıyorum, bunu öğrendim. Herkesin istediği gibi istediği şeyi yapıyorum. Şu anda 24 yaşında olmam lazım ve 24 yaşımda hayatımı sonlandırıyorum. Yapamadım, çünkü insanlar bana izin vermedi, çalışamadım, bir şeyler yapmak istedim ama yapamadım, bana çok engel oldular ve beni çok mağdur ettiler” ifadelerini kullanmıştı.
Cansın’ı veda videosunda kullandığı ifadelerden yola çıkarak Trans mafyası tarafından ölüme sürüklendiği iddia ediliyor. İntihara sürükleyen trans mafyanın “travesti” ve translardan haraç aldığı iddia edilen LGBTİ Mafyası olduğuna dair önemli ipuçları var.
“HER ŞEYİNİ YAKIP SADECE İÇ ÇAMAŞIRLARIYLA SOKAĞA ATMIŞSIN”
Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin’in anlattıklarını İ. Ç. isimli bir Facebook kullancısı hesabından paylaştı. Zengin yaşadıklarının sorumlusu olarak Y.B., A.G. isimli travestileri gösterdi. İsimleri geçen trans kadınlar anne Nurcan Zengin’in iddialarını reddetti. Anne Nurcan Zengin yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Ben Eylül Cansın’ın annesi Nurcan Zengin. Sözüm önce Y.’ye benim çocuğuma sebep olan sensin, diyeceksin ki neden? Benim çocuğum Şişli’nin göbeğinde oturuyordu, evini ben tutmuştum hiç bir şeye ihtiyacı yoktu oysa sen benim çocuğumun kanına girdin. Ben Kanada’ya gidiyorum Eylül orada yaşayacağım, evimi devredecek kişi arıyorum toplam 6.500 TL’ye evimi sana devredeceğim, burada daha güzel para kazanırsın bir iki ay içinde de ödesen olur çünkü ben hemen gitmeyeceğim Kanada’ya ,o zamana kadar sen bu parayı verirsin bana. Benim çocuğum da evindeki bütün eşyalarını sattı ‘Anne arkadaşım Kanada’ya gidiyor, ben onun evini devralıyorum’ dedi. Çocuğumla 6.500 TL’yi alana kadar aynı evde yaşadın ve çocuğum kendi üzerine olan teledünyayı da senin evine nakil yaptırdı sen kullandın çocuğumu icralık yaptın oysa borç senindir. Sen parayı aldıktan sonra yanındaki birkaç kişiyle çocuğumu dövüp elbiselerini her şeyini yakıp sadece iç çamaşırlarıyla sokağa atmışsın. Bana anlattı dedi ki ‘Anne ben seni dinlemedim evimi dağıttım sen haklı çıktın dolandırıldım. Anne senin bana aldığın elbiseleri bile yaktılar beni dövdüler sokağa attılar bir külotla ortada kaldım. Hiçbir şeyim kalmadı.’”
“GİDECEK YERİNDE YOKSA SEVE SEVE OLMAZSA S.S. ÇALIŞTIRIRIM BEN SENİ”
Anne Nurcan Zengin anlatımlarını şöyle sürdürüyor: “A.G. ise çocuğumun bu durumundan faydalanarak ‘Ben sana yardım ederim’ diyerek yanına almış. Oysa o da çocuğumu daha çok bağa sokmuş. Evinde her gün dövüyormuş, zorla uyuşturucu içki içiriyormuş, elindeki bütün parasını da alıyormuş, ‘Anadolu yakasında kalacaksan bana çalışmak zorundasın, gidecek yerin de yoksa seve seve olmazsa s.s. çalıştırırım ben seni.’ diyormuş. Her gün evde Eylül Cansın’a zorla uyuşturucu içirerek ve döverek işkence yapıyormuş az para getiriyorsun git çalış yatma diye her gün işkence yapıyormuş. Bunu bana çocuğum 3 ay önce kendine ev tutup onlardan ayrıldıktan sonra söyledi. Neden bana daha önce söylemedin dediğimde ‘Anne senin üzülmeni istemediğim için söylemek istemedim. ben çok kötü şeyler yaşadım ama o pisliklerden kurtuldum , Allah’a çok şükür küçük de olsa başımı sokacak bir ev tuttum mutluyum rahatım’ dedi ama A.G. benimle yarı yarıya çalışmazsan seni Anadolu yakasından sileriz demiş ve ayrıca yanında çalışanlara da Eylül’ü bu dakikadan sonra artık buralarda barındırmayacaksınız diye talimat vermiş. ”
“BENİ SOYUNDURUP ELEKTRO ŞOK CİHAZLARLA VE SEHPA BACAKLARIYLA BANA İŞKENCE YAPTILAR”
Anne Zengin anlatımlarına devam ediyor: “Bundan bir ay önce ağlayarak gece beni aradı çocuğum o akşamda A.G’nin anahtar isteme bahanesiyle çocuğumun canına kastetmişler. Beni gece aradığında ‘Anne beni gene dövdüler üstümü başımı gene aldılar beni soyundurup elektro şok cihazlarla ve sehpa bacaklarıyla bana işkence yaptılar beni öldürmeye çalıştılar’ dedi ama çevreden görenler burada ne oluyor deyince elbiselerimi ve paramı da alıp kaçtılar hatta çantamı da alacaklardı ama çantamdakiler ortalığa dağılınca insanları görünce de panikten korkup kaçtılar’ dedi . Hatta o gece spordan gelen bir çift çantasında pantolon vatandaşlardan bir çocukta sırtındaki tişörtünü çıkartıp Eylül’e vermiş ,al bacım, demiş. Ertesi gün ben sabahtan Eylül’ün yanına gittim her yeri mosmordu. O kişilerin yanında çalışan bayan beni arayarak ‘Sakın şikayetçi olmayın akşam geleceğim, konuşalım Eylül’den ne aldıysalar verecekler şimdi siz şikayetçi olursanız olaylar daha çok büyür’ dedi. Sonra Erçin adındaki bir kişiyle beni telefonla görüştürdü bu kişide A.G’nin kızlarından biriymiş: “Abla yarın gel Eylül’den aldıklarını ben sana vereceğim, Eylül’ün elbiseleri benim evimde gel benden al” dedi.”
“O O… ANANI DA AL TOKAT’A GİT GİTMEZSEN SENİ ANADOLU YAKASINDA YAŞATMAM”
Anne Zengin anlatımlarını sürdürüyor: “Ve ben de A.G.’nin yanında temizlik yapan ara bulucu kadınla şöyle konuştum bir şartla şikayetçi olmam gidip Eylül’ün elbiselerini ve parasını alacağım ama çocuğumu rahat bırakacaksınız çocuğumun peşini bırakacaksınız, çocuğumdan haraç almayacaksınız demek için evlerine gittim ama beni evlerine çağıran insanlar kapıyı aralayıp önce dediler ki ‘Elbiseleri Hasan Paşa’daki evde’ ben kızınca da ‘Biz elbiseleri yırtıp attık’ dediler. Hasan Paşa’ya A.G’nin evine gidin biz de oraya geleceğiz orada konuşacağız diyerek kapıyı yüzüme kapattılar. Bunun üzerine biz de Hasan Paşa’ya gitmek için taksiye bindik oraya gitmekteki maksadım da çoğumun yakasında düşün artık demek içindi,biz taksideyken bir telefon daha geldi geri gelin pastanede buluşup konuşalım dediler. Biz de pastaneye gitmeyerek A.’yı aradık ve çocuğuma şöyle demiş ‘O o… ananı da al Tokat’a git gitmezsen seni Anadolu yakasında yaşatmam’ dedi. Bunun üzerine biz karakola gittik karakol bize dedi ki, bir gün önce olmuş biz hiçbir şey yapamayız kişilerin adresine gidip 155 arayın ancak öyle alırlar o şahısları, birkaç defa 155 i aradıktan sonra geldiler ve gelen memur o gece olayın üzerine gelen memurlardı Eylül’e dediler ki ‘Olay gecesi biz sana şikayetçi ol dedik neden o gece şikayetçi olmadın şimdi bir şey yapamayız’ dediler. Bunun üzerine Eylül Cansın darp edildiği yerlerini göstermek için üstünü çıkartarak ‘Görmüyor musunuz halimi o gece ben onlardan korktuğum için şikayetçi olamadım çünkü tektim kimsem yoktu burada ama şimdi annem yanımda biz şikayetçiyiz gereğini yapın’ dedi. Bizi polis otosuna aldılar şahıslar polis arabasının kapısını açarak çocuğumu dışarıya çekmeye çalıştılar ve Eylül’e ‘Sen daha akıllanmadın mı’ diye saldırdılar daha sonra polis kapısını kapatınca benim tarafımdaki kapıyı açarak beni çıkarmaya çalıştılar ben çantama bıçak koymuştum ve çocuğumla bana dokunan olursa seni öldürürüm diyerek bıçağı kaldırdım sonra kapıdan geri durdu, polisler bu kişilere bile müdahale edemedi. Eğer ben bıçağı çıkarmasaydım ikimizi de polis otosundan çıkarmaya çalıştılar.”
İsmini gizlemeyi tercih eden bir trans kadın da yaptığı açıklamada A.Ö. isimli trans kadının ismini vererek şunları ifade etti: “Trans camia neden bir araya gelemez biliyor musunuz? Çünkü trans camiasında ve dernek başlarında yılanlar var… Bu yılanlar herkesin yapabileceği normal iyiliklerle göz boyayıp arkadan trans mafyacılık mesleklerini sağlamlaştırmanın peşindeler her zaman… Dernekler trans mafyacılığının başlıca suçlusudur (ilgisiz ve buna destekçileridir). Trans Melekler’i takibi bırakmamın en büyük nedeni Trans mafyacılığı savunan adminleri yüzündendir. Çünkü bunun tartışmalarını birkaç hafta önce özellikle A.Ö. denen şahıs, ‘alanınızda bağımsız transları çalıştırmayın, hırsızlık yapıyorlar, müşteriye sert davranıyorlar ve adımızı kötülüyorlar’ gibi bahanelerle (hırsızın başı, hakaretçinin başı sizsiniz, başta küçük mafyacılığınızı büyütmenin peşindesiniz) bağımsız, kendi halinde olan translara çalışmamasını sağlatıp alanlarınıza sokmayın diye bağırıyordu. E tabi analar birbirini destekler, kızları da kezbanca alkışlarlar! Çalıştığın sokağın vergisini mi veriyorsunuz? Satın mı aldınız? İsteyen istediği sokakta, caddede çalışır!!! İntihar eden arkadaşımız haricinde bir çok bağımsız trans açlık sınırında ve ölüm ile tehdit edilmektedir. Bir tanesi ile daha yakınlarda konuştum. Bu kızları haraca bağlıyorlar. Sosyalist davranan tiplemeler, bedenler üzerinde küçücük emperyalist düzenini kuruyorlar! Birisinin bedeni üzerinden para kazanmak nedir? Bedeni kullanılan kişini mağduriyetini de kullanarak onu seks kölesi yapmak (onun bağımsız çalışmasına izin vermemek ve anaların kızlarımız dışında kimseyi sokakta barındırmayalım propagandasını yaptıklarını okuyunca ne kadar derneklerin ve trans mafyacıların iç içe olduğunu anladık).”
“UYUMAYIN, BİR KONDOMLAR, GEREKSİZ TOPLANTILARLA TRANSLARIN HAYATI KORUNMUYOR RESMEN DALGA GEÇİLİYOR”
“Travesti” anlatmayı sürdürüyor: “Ortak çalışmak değil de, birilerinin o ortak kaderlerin üzerinden çıkıp kendini kraliçeleştirmeye / krallaştırmaya çalışmasına şiddetle karşı çıkıyorum! Bu aç gözlülük ve kendi seks sermayesini kurup sömürü politikasını uygulamaktır! Uyumayın, bir kondomlar, gereksiz toplantılarla transların hayatı korunmuyor resmen dalga geçiliyor!.. Kondom bakkalda da var yeterince bilgililer her LGBTİ bireyi. Trans mafyacılığını ele alsanıza? İşinize gelmiyor değil mi? Çünkü derneklerin başındaki çoğu trans aktivistlerin hepsi ana ve hepsi trans mafyadır! Ve bağımsız çalışan, kendi halinde olanı ölümle tehdit ederler, intihara sürükletirler, göç ettirirler nedeni çalıştırdığı kızlarının müşterilerini almasınlar diye! Derneklere gelen proje paraları ile bina alınır be! Dernekleri fakir süsü olarak gösterip proje belgelerini yayınlamayıp hala ‘utanmıyor musunuz dernekleri eleştirmeyi’ başarabiliyorsunuz ancak! Daha Kaos GL İsveç’ten sadece bir proje parası 500 küsür bin cebinize geçti ve daha çok proje yardımları aldınız fakat görünürde fakirlik süsü veriyorsunuz ve garibanın cebindeki 10 TL’sini bahane ederek ‘yardım etmiyorsunuz’ diyebiliyorsunuz? Görünürde dernekler LGBTİ haklarını savunup bunun ile anayasal hak mücadeleleri ile uğraşıyorlar buraya kadar normal ve bunun içinde AB ve diğer yardım kuruluşlarından proje desteğini alıp ceplerine paraları rahatça aktarıp, Meclis’te kendilerine konuşma hakkı verildiğinde ilk istedikleri hak genelevlerin kapatılmaması ve genel ev çalıştırmak istedikleridir! Bunları isteyen zaten baş aktivist trans mafyacı analardır!”
Alıntı: Oda Tv